31 Ekim 2010 Pazar

10 dakikalık yol....

Yürüme mesafesiyle sadece 10 dk teyzesiyle bizim evin arası ..
Ama bu yol Naz İrem ile 45 dk 'ya çıkıyor ...



Teyzesinden çıktığımız anda başlıyor zorlu yolculuğumuz.
Önce kedi arayışına giriyoruz..Yoksa , nerde diye merak ediyoruz..

O esnada poz vermeyi ihmal etmiyoruz..

Boş çiçek saksılarının içinde biriken yağmur sularına dokunmaya çalışıyoruz...

Kaldırım kenarlarındaki yaprakları sayıyoruz..


Taşın üzerine çıkıp en uzun olduğumuzu iddia ediyoruz...




Çamurlu toprak üstünde spor yapmaya çalışıyoruz...


Merdivenden dikkatli inmesi gerektiğini söyleyen anneye küsüyoruz..



Bahçe duvarındaki çiçeklerin arkasında ne var ? merak ediyoruz...
Vee 10 dk 'lık yolu 45 dk 'da gelerek evimize ulaşıyoruz...

11 Ekim 2010 Pazartesi

Kızım İyileşiyor...

Bir önceki postun fotoğrafına bakıyorum da meğerse o irem'in iyi haliymiş. Geçen hafta boyunca tek gündemimiz irem'in hastalığı idi. Ne kötüydü Allah'ım. Gözleri yaralardan gözükmeyecek ve şişliklerden açılmayacak hale geldiğinde .Ona her baktığımızda yüreğimizin nasıl parçalandığını , kalbimizin nasıl acıdığını asla tarif edemem.
Yüzüne bakmaya kıyamadığımız kızımızın bu hale gelmesi , üstelik bir anda ve nasıl olduğunu anlayamadan.... çok üzdü bizi çook.
Ama Allah'a şükür cumadan beri iyileşme sürecine girdi. Şuan şişlikler inmiş durumda ve yaraları büyük oranda geçti gibi.
Yavaş yavaş iyileşiyor prensesim, Allah dermansız dert vermesin, çocuklarımızla imtihan etmesin bizi, çok zor çok acı...
İrem'in bu halinin fotoğrafını koymak istemedim buraya, kalmasın hafızalarda o hali , üzülmesin kimse daha fazla. Biz yeteri kadar üzüldük ve ağladık geçen hafta :(
Üzüldüğüm başka bir noktada kreşteki derslerinden geri kalması oldu. Üstelik okuluna bu kadar kolay ve güzel alışmışken. Ama tabi önemli olan irem'in iyileşmesi .. Ekim ayında göndermeyi düşünmüyorum irem'i kreşe. Kasım başı gibi tekrar başlarız inş. sağlıkla sıhhatle....
Arayan ,soran ,mesaj gönderen tüm arkadaşlarımıza , yakınlarımıza da buradan çok teşekkür ediyorum.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Konjonktivit


Cuma akşamı hafif kızarıklık vardı irem'in göz kapağında. Teyzesinin tavsiye ettiği damla ve kremi kullanmaya başladık.Konjonktivit denen halk arasında da "kırmızı göz"diye tabir edilen bir hastalık olduğunu söyledi.

Cumartesi günü kırmızılık iyice arttı ve yaralar çıkmaya başladı göz çevresinde.

Pazar günü ve bugün (pazartesi ) daha da arttı yaralar göz çevresinde ve hatta kolunda,yanağında ve boğazında da çıktı bu yaralardan.

Bu sabah yine götürdüm doktora ...

Ağır bir enfeksiyon geçiriyor irem ,kreşte bu şekilde bir hasta çocuk olmadığını söylediler dün toplantıda öğretmenleri ama bu salgın hastalığın kreşten geçtiği çok açık..

Ve sanırım bundan sonra da hep hazırlıklı olmalıyız , kreş hastalıklarımızın ilkini yaşamış bulunuyoruz..
Nasıl koruyabiliriz bu hastalıklardan bilmiyorum ve irem'e baktıkça ağlamamak için kendimi zor tutuyorum:(

Veli Sıfatıyla İlk Toplantımız...

İlk veli toplantımıza katıldık pazar günü..
Kızımın koştuğu , oynadığı ,tepindiği sınıfında ,onun oturduğu koltuklarda oturarak pür dikkat dinledik örtmenlerini :)
İngilizce öğretmenleri konuştu önce.Çocuklar ona "tiiiçır öööretmenim " diyorlarmış. ve ingilizce bir kaç kelime öğrenmişler , şaşırdık açıkcası , evde daha ingilizce bir kelime duymuş değiliz irem'den:) Ama okulda anne , baba , büyük anne , kedi gibi birkaç kelimeyi öğrenmişler , bekliyoruz bakalım irem hanım nezaman şakiicak:)
Ve genel olarak ta çok güzel şeyler söyledi örtmeni irem hakkında, sınıfta çok uyumlu ve rahat olmasından ,arkadaşlarıyla çok iyi geçindiğinden , hiç yemek seçmediğinden bahsetti, öğretmenleriyle konuşurken de pek kibarmış bizim kız.
Yanlız biraz fazla süslüymüş:) Rahat , eşorfman tarzı kıyafetler giydirin dedi öğretmeni ama ne bilsin tabi küçük hanımın sabahları yatakten "ne giyecem annecim , süslencem ben tamammı " diye kalktığını....