21 Ağustos 2010 Cumartesi

İşyerimden bir prenses geçti...:)


Bir prenses var şuanda şirketteki odamda. Cumartesi yarım gün olması , fazla işimin olmaması ve bugün babannesinin iftarda birsürü misafiri olmasından mütevellit irem'ide getirdim işyerine. Kızımcım üzmedi beni hiç. Boyama yaptı bol bol , kah boyama defterine kah benim ajandama.



Çok işim var çoook diyip durdu arada. Çok çalışmalıymış ,para kazanıp oyuncak almalıymış , arkadaşlara böyle söyledi.

Mühendis annenin mühendis kızı:) Ajandama çizdiği kafa resmini ölçecekmiş kumpasla. Bu arada kumpasın ölçü aleti olduğunuda söylemiş değilim. Ruhunda var mühendislik galiba (Tabi Allah korusun buarada)



20 Ağustos 2010 Cuma

Çakma Kum Havuzumuz:)


İrmikten çakma kum havuzunda irem'le şekiller yaptık. Üzerinde rakamların bulunduğu yapbozuna bakarak kendisi sayıları çizmeye çalıştı..
Elimizde fazla irmik yoktu. Bu nedenle şekillerde tam olarak istediğim gibi olmadı. Sanırım birdahaki sefer irmiği artırmalıyım.






13 Ağustos 2010 Cuma

Tadımlık Bunlar :))

M.Montessori önce duyunun sonra zekanın eğitimine odaklanır.
Bizde tat duyusu ile ilgili bir çalışma yaptık naz irem'le.
Bu çalışma için 5 farklı yiyecek hazırladım. (elma , armut , kavrulmuş mısır , fındık , çikolata parçaları )



İrem'in gözlerini bir tülbentle kapadım önce. Sırayla hepsini tatmasını ve ne olduğu ile ilgili bir tahminde bulunmasını istedim. Her yiyecekten sonrada ağzındaki eski tadın gitmesi için su verdim. Çikolatayı bilmemesi imkansızdı tabiki:) elmayı bildi , armuta kavun dedi..(e haklı ama benziyor :) Fındığıda bildi.Ağzına alır almaz 'sındıık bu ' dedi.::)) Kavrulmuş mısır herzaman yediği bir tat değildi. Doğal olarak bilemedi.



12 Ağustos 2010 Perşembe

İrem'in Caillou Aşkı:)




Ne ara takip etmeye başladı , nasıl farketti anlamadık bile . Ama kızım tam bir caillou düşkünü oldu. Akşam çıkacağı saatleri bile biliyor neredeyse. Baba kız başlıyorlar seyretmeye.
Aslında iyi bir örnek. Bazen onun gibi konuşmaya başlıyor , herhangibir konuda bişey istediğim zaman "tamam anneciim" deyiveriyor istemesede. Babannesine büyükanne , dedesine büyükbaba demeye başladı. Calliou öyle diyormuş. Kedisinin adı ne diyoruz ."Giibıt " diyor tatlı tatlı dudaklarını uzatarak. Kardeşininki ise "noziymiş" . Bu isimleri ben bile bilmiyorum daha . Doğrumu söylüyor diyorum babasına her defasında. Ve başlıyorum o "giibııt "diyen dudaklarını öpmeye.
Akşam yatarken hadi bana ninni söyle diyorum. Caillou'nun kardeşi roziye söylediği ninniyi söylüyor başımı okşayarak.
Allahtan vurdulu kırdılı olmayan , canavarların , cadıların , olağanüstü varlıkların olmadığı bir çizgi film .O nedenle içim rahat.
Bazen caillou ve ailesinin ahenk içinde sürüp giden mükemmel ve tozpembe yaşamlarına sinir olsakta bu çizgi kahramandan çok şey öğrendiğine eminim:))

8 Ağustos 2010 Pazar

Naz Hanım'ın Haftasonu Maceraları


Ramazandan önce bikere daha gidelim dedik İrem'in deyimiyle pınarhisardaki nene bahçesine. Kısacık zaman diliminde küçük hanım neler yapmadı ki. Bahçeden eve girmedi , toprağa bastı , dalından elma , biber , domates , maydonoz kopardı , dedesinin onun için yaptığı salıncakta sallandı , bisikletini özgürce sürdü , halı yıkadı , suyla oynadı , börtü böcek sevdi:) , kıyıköyde denize girdi.
Ve bu haftasonunu da bu şekilde noktaladı ..